11 Aralık 2009 Cuma

ENSEMBLE CAST



hikayeyi, yapımın 2-3 oyuncusu etrafında değil de, bütün ekip üzerine yayan, yenil nesil casting anlayışı. bu tip yapımlarda baş rol kavramı yok değil, var, var ama esas oğlan kavramı yok. odağın, yoğunluğun, düğümün, çözümün, yapımdaki tüm karakterlere eşit paylaştırıldığı bir anlayış bu. sinema filmlerinde de kullanıldığı gözükse de genelde televizyon dizilerinde kullanılmakta. güzel de olmakta. seviyorum ben. senaristler de seviyor zira ne kadar karakter, o kadar hikaye...

örneklemek gerekirse; dexter, psikopat karakter dexter'dan ibaretken, televizyon tarihinin en iyi dizisi lost, senaryo ve hikayesini 15 küsür ana karaktere kusursuz bir denge içerisinde paylaştırıyor. aynı şekilde heroes. lost'taki kusursuz dengeyi yakalayamasalar da, heroes da bu tarza güzel bir örnek. ve tabi ki prison break. aslında prison break'i bu kavramda ayrı yere oturtan bir olay var. dizinin yardımcı karakterleri, 2 ana karakter lincoln ve michael'ı gölgede bırakıyor. t-bag, paul kellerman, john abruzzi gibi abilerin yanında, scofield kardeşler çok yavan kalıyor. neyse. ölmüş gitmiş adamların ardından konuşmayayım.



türkiye'deki dizi sektörüne de yavaş yavaş sirayet etmeye başladı bu anlayış. örneğin bana ilk defa bir tv dizisi takip ettiren ezel buna güzel bir örnek ki son yıllarda bir türk'ün elinden çıkan en güzel "şey". bariz şekilde dünya çapında bir dizi. güzel bir promosyonla tüm dünyada satabilir. yeter ki ramiz dayı'yı dublajlayabilsinler!

Hiç yorum yok: